27 Şubat 2011 Pazar

Bir oyuncak istiyorum..

Ruhu parçalanır insanın derlerdi de inanmazdım ben buna en azından henüz  genç ve yaşamayı severken ama her şeyden o kadar tiksindim ki insanlardan, ilişkilerden, ikiyüzlülükten, dengesizlikten, egolardan, libidolardan.. bunlar her bir parçasını söke söke çıkardılar ruhumun..

Hayata karşı değil aslında isteksizliğim yaşadıklarıma bir sonraki güne..

Yorucusun hayat alçaksın sıkıcısın sürprizlerini inan sevmiyorum

Bir sonraki günde beni bekleyen iyi bir şey olduğuna inancım her gün daha da azalıyor. Ben ki hani rengarenktim.. renkler bendim. Şimdi gri gibiyim ne siyahı sevebildim ne de beyazı. Bir tek mavi var benim yanımda ama o bile artık buza çalmaya başladı.

Renklerim, her canımı yakan insanla birlikte parça parça solmaya başladı. Gitsin onlar beni sevmiyorlarsa gitsinler.. kimseden çok fazla sevgi beklemedim zaten bir parçası bile beni delice mutlu ederken, en ufak bir ilgi, bir söz, bir bakış içime dokunurken. Ama onlar kaskatılar artık karşımda bakışları donuk, dokunuşları buz gibi, sözler keskin acı verici.

Şimdi ne mi istiyorum ben.. sadece bir oyuncak beni büyüleyen içine çeken bana renkleriyle renk katan ruhumu birleştirebilecek, sabrımı zorlamayacak, büyüleyici, sıkılmadan saatlerce günlerce aylarca vakit geçirebileceğim..

Çok fazla değil yani istediğim biraz huzur, dinginlik, sadakat,iyi niyet. Yoksa gerçekten yorulurum artık senden bıkarım..

Ruhumda yazdan kalma bir şeyler bıraksa yeter bana ben en çok yazları severim çünkü ben bir de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder